Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın da aralarında bulunduğu bir grup eski CHP kurultay delegesi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 39. Olağan Kurultayı sürecinde yapılan il kongreleri ve kurultay seçimlerinin iptali için Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Delegelerin avukatı Onur Yusuf Üregen tarafından sunulan dilekçede, mevcut CHP yönetiminin hukuka aykırı yollarla yönetime geldiği savunularak, kurultay iradesinin “organize şekilde gasbedildiği” iddia edildi.
Rüşvet ve Usulsüzlük İddiaları
Dilekçede, Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıklarının yürüttüğü soruşturmalara atıfla, 38. Olağan Kurultay’da bazı delegelere “maddi menfaat sağlandığı”, belediye başkanlığı ve meclis üyeliği adaylıkları teklif edildiği, ayrıca belediyelerde işe yerleştirme vaadinde bulunulduğu öne sürüldü. Bu iddiaların dayanağı olarak devam eden ceza davalarına dikkat çekildi.
Delegeler, seçimlerin yalnızca 18 oy farkla sonuçlandığına işaret ederek, “İrade fesadı halleri olmasaydı, seçimin sonucu değişebilirdi” görüşünü dile getirdi.
“Zehirli Ağacın Zehirli Meyvesi” Benzetmesi
Başvuruda, mevcut CHP yönetiminin 6 Nisan ve 21 Eylül 2025 tarihlerinde gerçekleştirdiği 21. ve 22. Olağanüstü Kurultayların, açılan davaları hükümsüz bırakmak amacıyla yapıldığı savunularak bu kurultayların da “yok hükmünde” sayılması istendi.
Ayrıca dilekçede, “Hukuka aykırı yollarla yönetime gelen mevcut yapı görevde kaldığı sürece yapılacak her kurultayın zehirli ağacın zehirli meyvesi misali sakat olacağı” ifadelerine yer verildi.
CHP Yönetimi Hakkında Tedbir Talebi
Delegeler, yargılama süreci boyunca kamu düzeninin korunması amacıyla CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Merkez Yönetim Kurulu, Parti Meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinin tedbiren görevden uzaklaştırılmasını istedi. Bunun yerine, önceki dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte eski yöneticilerin göreve iadesi talep edildi.
Kurultayın İptali ve Kamu Düzenine Atıf
Dilekçede, “Parti olanaklarının kamu düzenini ihlal eden yöntemlerle kullanıldığı, belediye kaynaklarının mevcut yönetimi koruma amacıyla seferber edildiği” ileri sürüldü. Ayrıca, Ekrem İmamoğlu’nun ismi anılarak, İBB kaynaklarının da kullanıldığına dair suçlamalar dile getirildi.
Yargı mensuplarına yönelik basın üzerinden tehditler olduğu iddiasına da yer verilen dilekçede, “Yargı organlarının kamu düzenini koruma sorumluluğu gereği, hukuka aykırı yönetime son verilmesi gerektiği” belirtildi.








